25 Ekim 2016 Salı

Finliler Türkleri Neden Sevmez? Finlandiya- Erasmus

Finliler Türkleri sevmiyor mu?
Buna evet cevabını veriyorum. Ancak bu sevmeme durumu bildiğiniz gibi değil.
Buraya gelene kadar ben de açıklayacağım bu sorunu hiç fark etmemiştim.
Sorun şu: Buradaki Araplar, Arnavutlar, Kosovalılar, Makedonlar hatta okuduğum bazı bloglara göre Meksikalılar bile kendini TÜRK diye TANITIYOR! Bu blogda 2008 yılındaki bu yazıya aynen katılıyorum.

Buradaki Türk arkadaşım geçen geldi. Kendisi geçen akşam bara gitmişti. Ben de ne oldu diye sordum. Bana öyle şeyler anlattı ki kala kaldım. Yolda bir anda bir adam arkadaşımın koluna sarılıyor ve bir kaç dilde soru sormaya başlıyor. Arkadaşım şok. Bu arada adam bir anda Türkçe konuşuyor. Arkadaşım da Türkçe cevap verince adam kala kalıyor. Tabi arkadaşım da. Arkadaşım nereli olduğunu soruyor. Sonra öğreniyor ki adam KOSOVA'dan gelmiş. Ama burada bu şerefsiz kızlara sulanırken millete ben KOSOVA'dan geldim demiyor, direk "Türk'üm" diyor.

Sonra arkadaşım hava almaya dışarı çıkıyor. Biri ona yaklaşıyor. Arkadaşım o an oradan uzaklaşıyor. Adam daha sonra arkadaşlarına dönüp BOZUK bir Türkçe ile "bu kız da güzel de. ama memeleri ufak be" diyor. Arkadaşım ikinci şoku yaşıyor ve renk vermeden arkadaşlarına gidiyor.

Yine burada annesi Fin babası Türk olan Mert kardeşimle tanıştığımdan bahsetmiştim. Kendisi şu an burada askerlik yapıyor. Kendisi ile konuşuyoruz. Ben soruyorum tabi başka bir TÜRK var mı diye. Bana şunu aktarıyor:

- Türk yok ama kendini Türk sanan var. Adam Türkçe biliyor. Bana "Türkiye'denim" dedi. Ben de nerelisin dedim. "Kabil'denim" dedi. Ben kalakaldım.

Tamam kardeşim, Almanya'da, Makedonya'da, Arnavutluk'ta, Kosova'da ve Bosna'da Türkler var ancak açık konuşalım ki bu insanlar Türk kimliklerini çok kötü kullanıyorlar. Adam ben Kosova'dan geliyorum demek yerine Türk'üm deyip zaten şahane(!) olan namımıza lekeyi sürüyor. Adam Türkiye'den bir haber tabiri caizse Alamancı, burada Türk kimliğini kullanarak taşkınlık yapıyor.

Hele ki Araplar... Finlandiya'da gözünüze batan ciddi bir Arap nüfusu var. Daha ben Türkçe bilmeyen Arapla da karşılaşmadan onu da belirteyim. Gayet iyi Türkçe konuşan Araplar var. Bunlar da kendilerini TÜRK diye tanıtınca, manzarayı hayal etmek de zorlanmıyorsunuz sanırım.

Bu konuyu işte pat diye Finlilere anlatamıyorsun kardeşim. Hal böyle olunca adamlar sana zaten bir tuhaf bakıyor. Adamlara diyemiyorsun "Yahu buraya okumaya gelen insanlardan size zarar gelmez" diye.

Valla bu konu dış politika konusu mudur nedir bilmiyorum ancak bence ciddiyetle üzerinde düşünülmesi gerekilen bir konu. Adam, elinde başka ülke pasaportu ile o ülke senin bu ülke benim yurtdışına giriş çıkış yapacak, burada elin kızlarına sarkıp taşkınlık yapacak, işler sarpa sarınca ülkesinin adını vermeyip "ben Türk'üm" diyecek ve ülkemi ve ülkemin insanlarını karalayacak.  Vaziyet aynen budur!


18 Ekim 2016 Salı

Finler, Fin Erkekleri -Derin konular

"Güzellerin, yakışıklıların ve bir o kadar özgüvensiz olan insanların ülkesi burası."


Bu konuda yazı yazmak için sanırım erken. Ancak kısa zamanda gözlemlerimi ve duyumlarımı sanırım yazmakta yarar var.


Buraya geleli yaklaşık 2 ay olacak. Ben buraya gelmeden önce 3 amacım vardı. Bunlar: Finlilerle tanışmak, kuzey ışıklarını görmek ve İngilizcemi geliştirmek. Buraya geliş amacım diğer Erasmus öğrencileri ile tanışmak değildi. Zaten yaşım gereği pek muhabbetlerini ve aşırılıklarını kaldırdığım söylenemez. Mesela içki konusunda bildiğiniz birbirlerini yarıştırıyorlar ve muhabbet "bugün şu kadar içtim" tarzı oluyor. Bizim ülkemize özgü bir sidik yarıştırma sanırdım ben bu muhabbeti. Meğer Avrupalılarda da yaygınmış. Şunu da ekleyeyim, içki konusunda buradakiler Finlilerle yarışamazlar.


Genelde yurtdışına çıktığımda club ve barlara gitmek önceliğim değildir. Yurt dışındaki insanlardan  veya yurt dışına çıktığımı bilen insanlardan bu konuda da şöyle bir komik eleştiri alırım: Neden gece hayatını merak etmedin? Neden bar ve cluba gitmedin? Ben de-sert de olsa- söyle cevap veririm: Ben İstanbul'da yaşıyorum. Bara ve club'a gitmek istersem zaten kendi ülkemde gidiyorum ve eğleniyorum. Üstelik sabahlara kadar eğlenme lüksüm de var. Aileme sizler gibi YALAN da söylemiyorum. Ailem benimle kalıyorken sabah 4'te, 5'te eve dönmüşlüğüm vardır. Özetle, eğer canım isterse club ya da bara giderim.


Buraya geldiğimden beri ne bara ne cluba gittim. Giden arkadaşlarıma bilerek ne yaptıklarını kimlerle tanıştıklarını sordum.Yine yazayım, bilerek sordum. Ve çarpıcı açıklamayı yapayım: Buradaki Erasmus öğrencilerinin arkadaşlarından FİN'li yok. Dürüst olmak gerekirse one-night stand olarak erkekler fin kızları ile takıldı ancak daha çok kendileri gibi erasmus öğrencileriyle daha fazla birlikte oldular. Finli erkeklerle birlikte olan bir kıza daha denk gelmedim.


Geçen Türk arkadaşımla konuşurken en sonunda şu analizi de yaptım: "Farkında mısın? İki ay olacak ve  Finli bir tanıdığımız yok."


Bu ülke için şu geyik klişeyi yazabilirim: Burada kızlar teklif ediyormuş!


Finli kızlar aslında erkekler kadar utangaç. Ancak erkeklere göre daha açıklar. İçkili hallerini birebir gözlemlemedim. Ancak finliler sosyalleşme konusundaki tutuklarını gidermek için çok içki içer tezi doğru. Okulda bazı finli kızlarla kısa diyaloglarım oldu. Resmen bir süre sonra paniklediklerini hissettim. Bu paniğin tabi en önemli sebebi İngilizcelerine güvenmemeleri ve konuşurken yanlış yapmaktan çok korkmaları. İngilizceyi bilen insan oranı çok ancak konuşmak istemeyen bir halk. Bunun sebebi, Fransızlar gibi dil konuşundaki katılıklarından değil tamamen kendilerine güvenmemelerinden.


Fin Erkekleri gerçek anlamda TEZ konusu. İkili ilişkileri geçtim normal arkadaşlık ilişkilerinde bile tutuklar. Anlayamadığım bir tuhaflık var. Bunun sebebini aslında bir çok şeye dayandırabiliriz. Bir kere sorumluluk alma diye bir şey yok burada. Finli erkek arkadaşınız varsa kahvenizi ya da çayınızı ödemesini beklemeyin. Herkes kendi hesabını ödüyor. Aslında bu durum biraz ülkenin çok pahalı bir yer olmasından da kaynaklanıyor olabilir ki bence asıl sorun bu. Bir erkek traşı burada 25 Euro. "İyi maaş alıyorlar" geyiği de yapmayın bana. Maaşlarının ciddi bir oranı vergi kesintisine uğruyor. Bu sayede Finlandiya'da hastane, okul ve üniversite hizmeti bedava.


Yine Finli bir erkekle evlendiniz ortak ev alışverişi yapacağınızı sanmayın. Market alışverişini karı-koca ayrı yapıyor.


 Kızlar genelde erkeklere ilk adım attıklarından erkekler yine beğendikleri kızlar için bir çaba sarf etmiyor. Kadın nüfusu Rusya gibi fazla. Her yerde yine kadın var.


Olumsuz yanları tutuklukları ile bitmiyor. Maalesef aşırı içki içiyorlar. İçki içince açılıyorlarmış ancak nasıl diyeyim: birini tanıyacam diye ringo ringo şişeler içemem.


İyi nokta şu: Finli erkek evli ya da nişanlı ise yüzüğünü parmağından ÇIKARMIYOR. Kadınlar ne demek istediğimi bu konuda çok iyi anladı. 


İkinci iyi nokta şu: Cidden Rabbim özene bezene yaratmış buradaki erkekleri. Hepsi için güzel demem ve diyemem; ancak yakışıklısı tam yakışıklı. Gördüğünüzde gözlerinizi alamayacağınız erkekler var burada. İnsan, hayran hayran bakmaktan cidden kendini alamıyor.


Finli erkekler bence de bir kızla nasıl konuşulacağını ve bir kıza nasıl yaklaşılacağını bilmiyorlar. Bu konuda okuduğum yorumlara katılıyorum. Eğer bir finli erkeği tanımak istiyorsanız, maalesef ilk adım sizden gelmeli.


Erkeklerin ne kadar pasif olduğunu ve sosyalleşmede ciddi sorunlar yaşandığını şuradan da anlıyorsunuz: Burada "LOVE is in the AIR" durumu yok. Sokakta gördüğüm elele tutuşan çift sayısı sanırım 3. Öpüşen çift yok. Sokakta bir kez öpüşen çift gördüm onlar da büyük olasılıkla finli değildi. Okulda sevgililer yok. Sevgili olmayı geçtim kızlı erkekli yemek yiyen yok. Böyle analiz yapınca burada bar ve clubların fazla olması ve aşırı içki tüketilmesi bir bakıma normal. Sanırım bu tip yerlerde alkolünde verdiği cesaretle anca sosyalleşebiliyorlar. Yine"tinder" denilen bir aplikasyon asosyal oldukları için burada en fazla kullanılan uygulamaymış.


Dramatik bir tablo çizdiğimin farkındayım ancak ikili ilişkiler ve arkadaşlık konusunda cidden sizi şaşırtan bir asosyallik var. Finli bir erkeğin profiline bakın, kız arkadaş sayısı neredeyse toplam arkadaş sayısının %10'unu bile oluşturmuyor. Normal kız arkadaşları ile fotoları bile yok. Bekar olanları zaten direk anlıyorsunuz. Hiç kız fotosu yok. "Gay mi acaba?" diye korkmayın. Eşcinsel olmak burada serbest. O yüzden eşcinsellerin kimlik saklama problemleri yok. Yani eşcinselse beğendiğiniz, emin olun bunu sosyal medya hesaplarına bakarak anlarsınız.


Genelde Finlilerle ilgili yorumları okuduğunuzda "kendi aralarında bir konuşmuyorlar" diye yazılar okursunuz. Kendi içlerinde konuşkanlar. Hatta fazla konuşkanlar diyebilirim. Belki yeni genç jenerasyon sayesinde bu durum değişiyordur.


Bir de dikkat ettiğim bir husus: Çok iyi espri yetenekleri var. Hiç dalga geçmiyorum. Mizah konusunda özellikle kendileri ile dalga geçme konusunda muhteşemler. Zekice espri yapıyorlar. Bu özellikleri ile bazen kendi insanıma çok benzetiyorum Finlileri.


Özetle buradaki insanlarda hayatı paylaşma kavramı pek oturmamış. Buna gözümle şahit olmadım ancak paylaşım konusunda verebileceğim en iyi örnek şu: Bir finli çift alışveriş yaparken ayrı ayrı alışveriş yapıyor diye yazmıştım. Mesela kadının 10 cent'i yok ve kocasından o an 10 cent istiyor. Adam ona 10 cent VERMİYORMUŞŞŞŞ!. Bunu ben de sizin gibi çok aşırı buldum. Bu bilgiyi burada muhakkak bir iki Finliye ülkeye dönmeden uygun anda soracağım. Şahsi fikrim Finlilerin insan ilişkileri ve özellikle ikili ilişkiler konusunda gelecek nesillere eğitim vermeleri. Bu utangaçlık, tutukluk ve ikili ilişkilerdeki sorun bence böyle aşılabilir. Çünkü samimi yazmak gerekirse ben gerçekten buradaki insanlara alıştım ve sevdim. Nüfusları ikili ilişkilerdeki çarpıklıklardan dolayı her yıl azalmakta. Acil önlem almazlarsa cidden bir 50 yıl sonra 1 milyon nüfuslu bir finli bile kalmayabilir.


"Tanrı Finlileri ve Finlandiya'yı korusun" deyip kapanışı yapalım. (Amen ;))

Erasmus Gönüllük- Okul Projesi- Salinkallion Koulu

2008'den beri 6 yıl öğretmenlik yaptım. Şimdi de mesleğimi özel derslerle götürüyorum. Malum, master eğitiminden dolayı bir yerde aktif çalışamıyorum.


Erasmus öğrencisiyseniz size Erasmus ofislerinden her hafta etkinlik mailleri gelir. Bir tanesiyle beni yakaladılar. Gönüllü olarak ilk ve orta okullara gidip ders verip veremeyeceğimi sordular.


Önce gönüllülük için bir form dolduruyorsunuz ve sizi uygun görürlerse sizi civarınızdaki okula yönlendiriyorlar. Sizi uygun görürlerse diyorum çünkü buradaki Alman ya da Fransız gönüllüleri dil yönünden daha çok tercih ediliyor. Bu gönüllülük olayı çoğu öğrenciye sıkıcı geleceğinden bana muhtaç oldular diyebilirim ve beni gönüllü olarak kabul ettiler. Bu iş tamamen bedava da değil. Gittiğiniz her ders için katılım formu dolduruyorsunuz ve bu katılım formunu Helsinki'de belirtilen adrese yollayıp 2 sinema bileti alıyorsunuz. Bu iki sinema biletini okulların dönemi bitince yolluyorlar o ayrı. Ben için sinema biletinden ziyade verecekleri sertifika önemli. İlgili link de merak edenler için tık tık.


Ben kaldığım şehir olan Lahti'de herhangi bir okula gidebileceğimi söyledim. Eğer başka kentte bir okula giderseniz yol paranız da ödeniyor. Ne kadar yol param ödense de ben açıkçası başka kente gitmeyi şimdilik düşünmüyorum. Bu projenin amacı finli öğrencilere ERASMUS'u tanıtmak ve yabancı dil konusunda kendilerini geliştirmeleri için cesaretlendirmek.


Bana Salinkallion Okulu'nu ayarladılar ve hocayla bağlatı kurdurttular. Hoca benden ülkemi tanıtacak slayt hazırlamamı rica etti. Ben de hemen hazırladım. Aşağıdaki resim hazırladığım slaytlardan biri.








Ben 15 dk. sunum yaparım diye düşündüm ancak oyuna geldim hoca dersi bana yıktı:). Ancak hayatım boyunca unutmayacağım bir an da yaşadım. Öğrencilere Mustafa Kemal ATATÜRK'ten bahsettim. Öğretmen beni durdurdu. Öğretmen öyle bir  "Mustafa Kemal ATATÜRK" dedi ki bu deyişini asla unutmayacağım. Ülkemizdeki çoğu insandan daha gururlu bir şekilde ismini doğruca telaffuz etti ve sonra fince çocuklara bilerek extra açıklama yaptı. Çocukların Atatürk'ü bilmesini istedi. Kendisi de zaten Türkiye'ye 3 kez gelmiş ve ülkemizi inanın çoğu insandan daha iyi analiz etmiş. Bir daha sunum yaparsam bu slaytımın önünde inşallah foto da çektireceğim. Bir aksilik olmazsa daha uzun bir slayt yaparak iki hafta sonra tekrar sunum yapacağım. Buradaki dersler 1,5 saat sürdüğünden zorlaya zorlaya bir saat ancak ders yapabildim. Dersin bu kadar uzun süreceğini tahmin edemedim.











































Sağlık Hizmetinden Yararlanma- Finlandiya/Lahti

Ne kadar kaçsam da sonunda hastaneye gitmeye karar verdim. Verdim de... Maalesef ilk gidişimde hastaneden çıkmak zorunda kaldım o ayrı. Şimdi sağlık hizmetinden nasıl yararlandığımı anlatayım.




Kendim kaşındım ve bir yağ bezesini sıktım buradayken. Sonra o yağ bezesi iltihap kaptı ve apseye dönüştü. Sonunda apse patladı ancak yara iyileşmek bilmedi. Yaranın kötüleşmesinden korktuğum için antibiyotik tedavisine ihtiyacım olduğuna karar verdim ve migration.fi adresinden hastanelerin listesini çıkardım.  LAMK üniversitesinin Fellmanni kampüsünün bir bina önünde Pharmacy var ve orası hastaneymiş.


Hastanelerde bizim ülkedeki gibi numara sistemi var numara alıyorsunuz sonra sıranız gelince görevli ile konuşuyorsunuz. Görevli adresimi öğrenince benim başka hastaneye gitmem gerektiğini söyledi ve gittiğim hastanenin benim adresimde yaşadığım insanlara bakmadığını söyledi. Yani bizdeki aile hekimi gibi sistemleri var. Ben de tamam deyip dediği hastaneye gittim. Yine numara aldım ve sıramı bekledim ve görevliyle görüştüm.


Görevliye kimlik numaramı verdim. Ülkemizdeki gibi sisteme numaranızı giriyorlar önce. Ancak görevli numaramı girmesine rağmen sistemde çıkmadım. Fin göçmenlik ofisi bana daha önce yanlış kimlik kartı yollamıştı. Sorunun bu olduğunu sanıp durumu açıkladım. Görevli bana bakılamayacağını söyleyince ben de 10 puanlık soruyu sordum:


-Tamam da. Ya durumum ciddi olsaydı? Ben şimdi ne yapmalıyım? Kime gitmeliyim?


Bu sorularım karşısında kala kaldı ve beklememi söyleyip gözümün önümde abartmıyorum 20 dk telden birilerine ulaşmaya çalıştı. Fin insanları hakkında şunu söyleyebilirim: İş konusunda aşırı BECERİKSİZLER. İşi bilen insanı tak diye bulmanız zaman alıyor. Benim gibi onları köşeye sıkıştıran sorular sorduğunuzda resmen apışıp kalıyorlar ve panikliyorlar. Resmen önünüzde çırpınıyorlar. Çünkü ne yapacaklarını tam olarak bilmiyorlar bu durum da sizin sabrınızı bir yerden sonra  zorluyor. Buraya geldiğimden beri karşılaşmadığım sorun kalmayan bir insan olarak artık hastanede sinirim bozuldu ve ağlamaya başladım. 5 milyonluk bir ülkede görevli 20 dk boyunca kimseye telden ulaşamadı. Görevliye kendimi iyi hissetmediğimi  ve beklemek istemediğimi, bu yüzden aramayı bırakmasını söyledim. Görevli cidden yardımcı olmaya çalıştı ancak ne yapacağını o da bilmiyordu. Sonra nereye gitmem gerektiği konusunu tekrar sordum. O an bana yardımcı olacak bilgiyi verdi. Dedi ki:


-Üniversitenin sağlık hizmeti varsa oraya bir sor. Belki onlar yardımcı olurlar.


Eve geldim ve üniversiteye durumu kısaca yazdım. Bana üniversite -o an anlamadım ne demek istediklerini- hastanenin adını sordu ve LAMK'ın hastane hizmeti olduğunu, randevu için Nina adında bir hemşireyi aramamı ya da mail atmamı söylediler. Ben de saf saf hastanenin adını yazdım. Neyse...


Bugün LAMK'ın sağlık binasına gittim ve hemşire ile tanıştım. Hemşire bana gittiğim hastanenin benim her ne olursa olsun gitmeme izin vermemesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine durumun ciddiyetini anladım ve hastanenin bana aslında yardımcı olmaya çalıştığını ancak ne yaptıklarını bilmediklerinden kendimin ayrılmaya karar verdiğini açıkladım.


Meğer hastaneye gitmeden önce benim bu hemşireye gidip sisteme kayıt yaptırmam gerekliymiş. Hemşire sisteme kaydımı yaptırdı ve artık hastanelere gidebileceğimi söyledi.


Hemşire yarama baktı. Antibiyotikli kremle başlangıcın yeterli olacağını düşündü ve bana 3 günlük antibiyotikli krem sıktı ve bantlarımı verdi. Yalnız bana beni çok şaşırtan bilgiyi de verdi:


Eğer antibiyotik kullanmam gerekirse hemşire bana antibiyotik yazamayacak ve beni doktorun görmesi gerekecek. Doktor da bana uygun antibiyotiği yazmak için bazı testler yapacak. Ancak doktora muayene 100 EURO civarındaymış. OHA dedim.


Doktor fiyatları EU vatandaşı olmadığım için bana özel mi bilemiyorum ancak umarım doktorluk işim olmaz. Yediğim halt yüzünden 100 Euro verirsem, en az bir hafta bunalımda olacağım kesin. Cuma yine kontrole gideceğim yaranın durumu için.


Özetle burada doktor reçetesi olmadan antibiyotik alamıyorsunuz ancak hemşireler size antibiyotikli kremler yazabiliyorlarmış. Antibiyotikli kremleri de alabiliyormuşsunuz.


Eve geldiğimde de LAMK studentexchange birimine daha önce gittiğim hastane ile ilgili durumu açıkladım. Çünkü anladım ki hastaneye benim yüzümden uyarı gelebilir. Benden bu yüzden hastanenin adını istediklerini anladığımda durumu hemen yazdım. Umarım gidip geri döndüğüm hastane benim yüzümden bir uyarı almaz.


Durumu özet halinde toparlarsam:
-LAMK öğrencisiyseniz önce studentexchange birimine durumu açıklayıp sizi bir hemşireye yönlendirmesini rica ediyorsunuz.
-Hemşire ile randevulaşıp hemşirenin sizi sisteme eklemesini rica ediyorsunuz.
-Sisteme kayıt yapıldığından artık sizin için belirlenen hastaneye gidiyorsunuz.




Umarım bu bilgilere gerek kalmadan burada vakit geçirirsiniz.











































12 Ekim 2016 Çarşamba

Lahti'nin sevdiğim yanları -Finlandiya

Önceki yazıları sabır gösterip okuyanlar varsa görecekler ki buraya gelmeden ve geldikten sonra bir sürü problemle karşılaştım. Artık buraya adapte oldum. Geçen akşam da değil gece yürüyüşü yaparken burayı özleyeceğimi fark ettim. Bu kendimce ilgili bir yazı. Katılmayabilirsiniz.


Burada Korna sesi yok. Geldiğimden beri korna sesi duymadım. Haftada bir çöp arabası gelir buraya. Bir gün baktım ki arabanın biri sabırla 10 dk. bekliyor. Meğer çöp arabasının işinin bitmesini beklemiş. O an Türkiye'de böyle durum olsa neler olacağını düşündüm.


Yine trafikte de korna sesi yok.


Burada kimsenin umurunda değilsiniz. Kimse ne yaptığınızla ilgilenmiyor. Kimse sizi süzmüyor. Ne giydiğinize ne içtiğinize bakmıyor. Bu bana iyi geldi ne yalan söyleyeyim.


Gece yürüyüşü...Birazdan yine yürüyeceğim. Sokaklar güvenli. Kimse size bakmıyor. Arada uzaktan bir grup insan beni gördüğünde sadece arkadaşları mı geliyor diye bakıyor ve yabancı olduğumu görünce suratlarını çeviriyorlar. Delisi var tabi her memlekette olduğu gibi ancak taciz boyutunda bir olay yaşamadım.


İnsanların acelesi yok. Haftasonları kimse çalışmadığı için bekletilmekten gocunmuyorlar. Çoğu iş yeri en geç 17:30'da kapanıyor. İnsanların bu sayede kendilerine ve başkalarına ayıracak vakitleri var.


Olumsuz beni çileden çıkaran durumlar tabi ki var. Ancak buradaki sakinliği ve zamanın ağır işleyişini hayatımda boyunca unutmayacağım. Bence nüfusu 5 milyon civarından kalsın. Ya da bir limit koysunlar nüfus için. Bu memleket cidden az insanla güzel.



8 Ekim 2016 Cumartesi

Erasmus Hibesi- Finlandiya

Bugün şükür ki hesabıma Erasmus Hibesinin yattığını gördüm.
Tarihe not düşme adına buraya yazıyorum.
Tarih 9 Ekim. Ben Finlandiya'ya 22 Ağustos'ta geldim.
İnternetten okuduğum yorumlara bakılırsa ve yazılanlar doğur ise, Allah'ın şanslı kullarıyız hibe konusunda.


Hibe olayını ben bana aktarıldığı gibi yazarsam:
Önce Avrupa Birliği Erasmus için hibe parasını toplu olarak Ulusal Ajans'a yatırıyormuş. Ulusal Ajans da üniversitelerin hesabına parayı yatırıyor. Üniversite hesabından bizim hesaplarımıza para en son yatırılıyor.


Bana gitmeden önce Hibenin geç yatırılabileceği söylendi. Ancak bir ay geçince ve kira da yaklaşınca ben mail attım. Ulusal Ajanstan para beklenildiği aktarıldı. Ve bugün şükür ki para hesabımızda. Ancak para yatırılana kadar kiramı kredi kartından ödeyip babama kitlemek zorunda kaldım o ayrı.


Avrupa Birliği ülkesi olmadığımızdan mı bilemem ancak buradaki Hollanda'dan gelen Erasmus öğrencileri bizden farklı olarak paralarını topluca Finlandiya'ya gelmeden önce almışlar. Ancak bizim ülkemizde de olduğu gibi hepsine %70'i yatırılmış.


İster Finlandiya ister başka ülke olsun, hibenin geç yatacağını bilerek ona göre yanınızda nakit bulunsun. Size tavsiyem gitmeden kredi kartı çıkartın. Ha diyelim ki parasız mı kaldınız, Vakıfbank Erasmus TR hesabına aileniz para yatırabilir ve siz de bu parayı Turkish Bank gibi aracı banka kullanmadan direk ATM'lerden çekebilirsiniz. Burada OTTO denilen ATM'den benim arkadaşım babasının yolladığı parayı çekti. Maksimum limit olarak 300 Euro çekebildi. İşin enteresan yanı OTTO'da ne para miktarını görebiliyorsunuz ne de ne kadar kesinti yapıldığını. Ama çaresiz kalıp parasız kalmaktan iyidir.